IT
USA
DE
FR
ES
TR
IT
EN
USA
DE
ZH
ES
FR
PT
JP
RU
AR
KR
PL
RO
VN
HE
CS
HR
DA
FI
EL
NL
SR
SK
SV
HU
Şeyl Gazı - Fracking - Vaca Muerta
Şeyl Gazı hakkında hiç duydunuz mu? Bu, kil kayaçlarının mikro gözeneklerinde hapsolmuş metan gazıdır ve geleneksel olmayan rezervuarlarda bulunur. Bu yeni videoda, şeyl gazının ne olduğunu, nerede bulunduğunu ve nasıl çıkarıldığını açıklayacağız.
Şeyl Gazı, bu özel türdeki rezervuarı belirtmek için kullanılan bir terimdir ve geleneksel rezervuarlardan daha derinde bulunur. Su tabakalarının, kireç taşı ve kumtaşı katmanlarının ötesinde, 2.000 ile 4.000 metre arasında, çoğunlukla çamur ve kil mineralleri içeren tortul kayaç olan şeyl segmentleri bulunur; bu kayaç, anaerobik olarak ayrıştığında gaz yatakları oluşturabilir. Dünyanın en büyük şeyl gazı rezervuarına sahip ülke Çin olup, onu Amerika Birleşik Devletleri takip etmektedir. 2000’li yıllarda hidrokarbon fiyatlarının hızla arttığı dönemde şeyl gazının büyük ölçekli kullanımı başladı. ABD, geleneksel olmayan kuyular için yeni çıkarma tekniklerinde öncü oldu; 2000’den 2010’a kadar üretim, ülkenin enerji ihtiyacının yaklaşık %23’ünü karşılayarak 10 milyar metreküpten 140 milyar metreküpe yükseldi. 2010-2020 yılları arasında ise üretim, ülkenin iç doğal gaz ihtiyacını aşarak, ABD’yi ithalatçıdan metan gazı ihracatçısına dönüştürdü.
Şeyl Gazı hakkında hiç duydunuz mu? Bu, kil kayaçlarının mikro gözeneklerinde hapsolmuş metan gazıdır ve geleneksel olmayan rezervuarlarda bulunur. Bu yeni videoda, şeyl gazının ne olduğunu, nerede bulunduğunu ve nasıl çıkarıldığını açıklayacağız.
Şeyl Gazı, bu özel türdeki rezervuarı belirtmek için kullanılan bir terimdir ve geleneksel rezervuarlardan daha derinde bulunur. Su tabakalarının, kireç taşı ve kumtaşı katmanlarının ötesinde, 2.000 ile 4.000 metre arasında, çoğunlukla çamur ve kil mineralleri içeren tortul kayaç olan şeyl segmentleri bulunur; bu kayaç, anaerobik olarak ayrıştığında gaz yatakları oluşturabilir. Dünyanın en büyük şeyl gazı rezervuarına sahip ülke Çin olup, onu Amerika Birleşik Devletleri takip etmektedir. 2000’li yıllarda hidrokarbon fiyatlarının hızla arttığı dönemde şeyl gazının büyük ölçekli kullanımı başladı. ABD, geleneksel olmayan kuyular için yeni çıkarma tekniklerinde öncü oldu; 2000’den 2010’a kadar üretim, ülkenin enerji ihtiyacının yaklaşık %23’ünü karşılayarak 10 milyar metreküpten 140 milyar metreküpe yükseldi. 2010-2020 yılları arasında ise üretim, ülkenin iç doğal gaz ihtiyacını aşarak, ABD’yi ithalatçıdan metan gazı ihracatçısına dönüştürdü.
Şeyl gazı üretimi, dünya iklimi ve küresel ısınma üzerindeki olası etkileri nedeniyle yıllar içinde güçlü tartışmalara yol açtı. Kullanılan teknik ne yazık ki başlangıç aşamasında çevreye küçük miktarlarda metan gazı salıyor; ayrıca, daha önce oluşturulan mikro çatlaklar, gazın su kaynaklarına ulaşmasına olanak tanıyabilir. Fracking sıvılarını tutmak amacıyla inşa edilen tanklar iyi inşa edilmemişse, zemine sızabilir ve su kaynaklarına ulaşarak evlerin su aldığı kuyuları kirletebilir.
Kırılma için kullanılan ve kimyasallarla (sürtünmeyi azaltmak ve mikroorganizmaların oluşumunu önlemek için) karıştırılan suyun tüketimi gerçekten çok büyük! Genel olarak, tek bir kuyu için 9.000 ila 29.000 metreküp su kullanılır ve bunun sadece %50-70’i geri kazanılırken, eklenen suyun geri kalanı çevredeki toprağa sızar ve evsel su kaynaklarını kirletme olasılığı vardır.
Sismik risk, kompakt kaya katmanlarındaki basıncı azaltmak için patlayıcıların kullanıldığı fracking’in başka bir endişe verici sonucudur. Ancak, bu teoriyi destekleyen kesin veriler henüz geliştirilmemiştir.
Kırılma için kullanılan ve kimyasallarla (sürtünmeyi azaltmak ve mikroorganizmaların oluşumunu önlemek için) karıştırılan suyun tüketimi gerçekten çok büyük! Genel olarak, tek bir kuyu için 9.000 ila 29.000 metreküp su kullanılır ve bunun sadece %50-70’i geri kazanılırken, eklenen suyun geri kalanı çevredeki toprağa sızar ve evsel su kaynaklarını kirletme olasılığı vardır.
Sismik risk, kompakt kaya katmanlarındaki basıncı azaltmak için patlayıcıların kullanıldığı fracking’in başka bir endişe verici sonucudur. Ancak, bu teoriyi destekleyen kesin veriler henüz geliştirilmemiştir.